Etiket: marka

Markanızın Başarısını Koruyabilmek

Her reklam markanın kimliğine yapılan uzun vadeli bir yatırımdır.   David Ogivly

Bir marka oluşturmak ve korumak zannedilen kadar basit bir olgu değil. Yeni yola çıkan bir firma: “Benim markam şu, biraz süsleyelim öne çıkaralım” diyor. Biz reklamcıların işi tam da bu. Ancak markalar için bu işi yapıyoruz. Yola yeni çıkanlara başka tavsiyelerimiz var.
Logo, kartvizit, bir iki antetli basılı iş sizi marka yapmaz.

Marka yaşayan bir organizmadır. Kapısından içeri girdiğinizde bir kurumsallık görmeniz yetmez. Burada hemen nedir kurumsallık? Bu soruyu açmak irdelemek gerekir. Aslında bünyemizde uzun yıllar çalışanlar varsa, sizi temsil ederken aynı bütünün parçalarıysa, verdiğiniz hizmet veya ürettiğiniz ürün her yerde aynı kalitedeyse ve bu kurallara bağlıysa siz hiç de azımsanmayacak kadar kurumsalsınız.
Yaşayan bir organizma olan markanızın, nefes alıp vermesini sürdürebilmeniz için her zaman bir evlat gibi ilgi göstermeli yatırım yapmalısınız. 
Daima yeni fikirlerle ezber bozmalısınız. Vizyonunuzu gelişen ve değişen dünya düzenine göre harmanlayıp yenilemelisiniz.
İnsanlar sürekli markanıza sadık kalsın istiyorsanız “Değer vermelisiniz” kendilerini değerli hissetmeliler, sizin vaatleriniz karşılığında fayda sağlamalılar. Yoksa niye daha faydalısı varken sizi tercih etsinler.
İçerik kraldır. BillGates bu sözü 1996 da söylemiş ancak hala geçerliliği olan bir söylem. Markanız dolu olmalı. İnsanlara bir şey söylemeli; “Beni tercih edersen kendini prenses hissedersin, beni tercih edersen lezzetli yemek yanında doyurucu ve ekonomik bir öğün yersin, beni tercih edersen insanlar seni tercih ederken daha hızlı karar verir” gibi düşündürebiliyor ve bu vaatleri gerçekleştirebiliyorsanız sırtınız yere gelmez.
Gördüğünüz gibi marka olmak kolay iş değil.
Bu durumda yapacağınız reklamlar çok önemli. Unutulmaması gereken bir ayrıntı var. Bir şey söylerken ne söylediğin değil nasıl söylediğin senin iletişimindir.
İletişim çok önemlidir. Hedef kitlenizle iyi iletişim kuramazsanız mesajı almazlar.
Hele dijital dünyada biz insanların algısı 8 saniyeye düşmüşse iletişim daha da önemlidir. 
Reklamınız
Fayda sağlıyor mu?
Eğlendiriyor mu?
Bilgilendiriyor mu?
Hiç biri yoksa paranızı boşa reklama yatırmayın, geri dönüş alamazsınız. 
Henry Ford, “Paradan başka hiçbir şey yapmayan bir iş, zayıf bir iştir” derken bir bildiği vardır her halde.
İnsanlar sizin ürettiğiniz markaya para harcayacak hepsinden önemlisi sizin için zaman harcayacak.
Zaman birine verebileceğiniz en güzel hediyedir. Çünkü zamanınızı verdiğinizde hayatınızın asla geri alamayacağını bir parçasını vermiş olursunuz.
Markanız buna değer mi? 
Ve en önemlisi sürekliliği sürdürmek için mükemmel olmak gerekir. Ancak mükemmellik bir eylem değil alışkanlıktır.

Bize En Yakın Çarşı

“Az Çoktur”

Alman mimar Ludwing Mies van der Rohe söylediği ve bence bir çok alanda geçerli olan “Az Çoktur” (Less is More) sözü reklam dünyası için de önemli bir belirleyici.

Değişime ayak uyduran kendini yenileyen markalar. sürdürülebilir değer yaratmayı başardıklarında uzun ömürlü olacak. Etrafımızdaki her şey çok hızlı değişiyor. Çok değil 3-4 yıl öncesinde patron; markalar iken şimdi patron tüketiciler. Elbette müşteri ne isterse onu yapın demiyoruz, önemli olan ‘tüketicinin ne isteyeceğini üretebilmek’ o zaman marka oldunuz demek. Teknoloji, bilgiye bakış açısı, kullanılabilirlik, kalite, moda tüm bu kavramlar ve binlercesi yeni baştan yazılıyor hatta duygular bile..! Bu durumda markanızı, aynı yöntemlerle yönetmek biraz fazla iddialı olmaz mı?

Read More

Reklam, algıyı yönetmektir

Kültür, stratejiyi kahvaltıda yer! Bu cümlenin sahibi Peter Ferdinand DruckerAvusturyalı yazar/yönetim bilimci, akademisyen. Reklam dünyasında kültür/şirket kültürü gerçekten stratejiyi kahvaltı niyetine yer mi?
Reklam, algıyı yönetmektir. Algıyı yönetmek ise kitlelerle markanın iletişimi doğru yönlendirmektir. Algı yönetimi siyaset, reklam ve iş dünyası başta olmak üzere hayatın birçok alanında kullanılmaktadır. Markalar, insanların sevdiği ve ihtiyaç duyduğu eylemleri yaratabildiğine göre algıyı yönetmeyi becermişlerdir. 

Markanız hedef kitleniz tarafından nasıl algılanıyor?

Köklü, geleneksel, modern, dürüst, güvenilir, sert, yumuşak, eğlenceli, uzman, lider vb. Verdiğiniz cevaplar bizi, ilk paragrafa, şirket kültürüne götürür.  Şirket kültürünüz zamanla oluşturulur ya da oluşur. Dışa yansıması da markanızın algılanma biçimidir.

Geri dönüşümlü reklamlar için; duyguları harekete geçirmek gerekir. Markanız hangi mecra üzerinden hedef kitleye ulaşmalı, hangi hedef kitleye ulaşmalı, tepkileri nasıl yöneteceksiniz?  İşin büyülü yanı; tekrarlanan her reklamda hedef kitleye, her seferinde yeniden markaya sahip olabilme duygusunu hayal ettirebilmek ve arzulatmaktır. Sonrasında duygular onu harekete geçirecek ve markanıza ulaştıracaktır. 

Algı yönetiminden bir haber olan reklam verenlere iyi bir strateji oluşturmak ve bunu uzun yıllar yönetmek oldukça zordur. İki tarafta algı yönetiminden haberdar ve bunun için stratejiler oluşturulduğunun farkında olmalı. Yoksa en güzel stratejiyi oluştursanız da yanlış şirket kültürü, stratejiyi kahvaltı niyetine yer.

Olumlu düşünürsek; doğru bir şirket kültürüyle oluşturulan strateji de rakiplerinizin stratejisini kahvaltı niyetine yer!

Yanlış bir şirket kültürü ile yanlış bir strateji yaptığınızda algı yönetiminiz yerle bir olur. Sonrasında siz istediğiniz kadar reklamın iyisi de kötüsü de olmaz saçmalığına sığının. Bu saatten sonra tohumu yeniden yeşertmek imkânsız değil zordur.  Ve yapılması gereken tek şey, sorunlara değil imkânlara odaklamak. Sorunlara takılmak ilerlemeyi engeller, ama imkânları kullanmak çözüm üretir.