Kaygıyı yönetmek güçtür!

Kaygıyı Yönetmek Güçtür!

Evet bu günlerde hemen hemen hepimizin kaygılı olduğu bir gerçek. Önce bu gerçeği kabul edelim. Kimimiz sağlığımızı kaybetmekten kimimiz psikolojimizi kaybetmekten kimimiz işimizi hatta mevcut iyi yaşamı sağlayan maddi olanakları; iş yerimizi, arabamızı yada evimizi kaybetmekten kaygılıyız. Bu durum, Covid-19 sürecinde normal bir ruh sağlığına sahip olduğumuzu gösterir. Kaygı duymuyorsak sorun var!

Başlığa baktığınızda iki anlam çıkar. Kaygıyı yönetmek güçtür (zor iştir), kaygıyı yönetmek güçtür (sizi güçlü kılar)
Bence her ikisi de doğru.
Geçenler de bir mali müşavir arkadaşımla sohbet ederken bana bu salgın nedeniyle sürekli basını takip ettiğini ve ruh halinin hiç iyi olmadığını, bu nedenle uyuyamadığını söyledi. Çok şaşırdım! Çünkü ben genelde bende bu tür anksiyete yaratacak durumlarda derhal kendimi kapatırım. Neye kapatıyorum tabii ki beni bu duruma sürükleyecek her türlü gereksiz bilgiye. Şöyle bir düşünün bir siz Covid-19 problemini çözebilir misiniz? Aşıyı siz bulamayacağınıza göre…
Mevcut durumu kabullenmek ve yakın zamana odaklanıp yaşamak en güzeli. Haberleri okumayın bazen çok bilgi çok mutsuzluk getirir. Bilmesen de olur. Yalnız kendimi kapattıktan sonra yaptığım ikinci bir şey var yeniliklere odaklanırım.
Okuduğum bir dergide Covid-19 sürecinde büyük firmaların bir çoğu tedarikçileri yada kendinden küçük iş ortaklarına destek olmak için yöntemler geliştirip uygulamış.
Ee biz ne yapalım oturalım mı? Tabii ki hayır.
Sizin de yapabileceğiniz bir iyilik vardır. Komşularınız, iş ortaklarınız nasıllar, neler yapıyorlar? Farklı yeniliklere odaklanıp kendinize ve ruhunuza iyi gelecek küçük iyilikler yapabilirsiniz.
Yok ben iyiliğe muhtacım diyenlerdenseniz size de bir iki önerimiz var. Günlük zaman planlaması yapın. Var olan düzeniniz bozulacak mı, işimi kaybedecek miyim? Yasayacak mıyım? Kafanızda deli sorular gezeceğinize neler yapabileceğinizi bir yere not edin ve işe koyulun.
İş planınız olsun ve ona uymaya çalışın. Ama bu günlerde uzağı değil de biraz yakına odaklanın.
Kısa dönemde yapabileceğiniz başarılara odaklanın.
Eski bir mesai arkadaşınızı ya da iş ortaklarınızı ziyaret edin mesela. Veya ne yaparsanız kaygınız azalır ona odaklanın. Spor yapmak, doğa yürüyüşleri, sevdiklerinizle sohbet etmek v.s. Bu aslında kendinize iyi bakmaktır ve her dönemde sosyal kalabilmektir. Yeni kapılar böyle açılmaz mı?
İletişiminize her zamankinden dikkat edin. Kırıcı olmak yerine ruh halinizi söyleyip destek istemek belki daha çok işinize yarar. Bir vaka tespiti yazacak olursak. Olay İzmit’te yaşanmıştır. Sevimli bir aile bir AVM’deki büyük bir markanın temsilcisi mağazaya oğlunun kolundaki saat kordonunu değiştirmeye gider. Adam işlerin durma noktasında olmasından dolayı elemanları çıkarmış yanında yalnızca bir çırağı var. Aile oğlunun kolundaki saati gösterip kordon isteyince adamın asık suratı iyice asılır ve hiç de gönüllü olmadan bir örnek gösterir. Sorulan tüm soruları geçiştirir ya da duymaz. Aile durumdan rahatsız olur ve dükkandan ayrılır.
Mağazadaki adam siz olsanız ne yapardınız?
İnşallah “O kadar derdim varken ne yapacaktım aynısını yapardım demediniz!
Çünkü biz de güzel bir söz var “Gülmesini bilmeyen bakkal dükkanı açmasın.”
Zaten müşterin yok, zaten kaygın tavan yapmış, moralin bozuk. Her zaman bey gelmez ya bugünde bir çocuğa yardım etsen iki gülsen, söylesen belki her iki tarafında o günü güzel geçecek.

Kendiniz tökezlerseniz bile bir başkası için iyi bir içgörü sağlayıcı olabilirsiniz.